
Uzun yıllardır ülkemizin dört tarafında savaşlar yaşanmakta, savaş politikaları ülkemizi bir ateş çemberinin içerisinde yaşamaya mahkûm etmekte. Irak’ta, Suriye’de, Libya’da Ukrayna’da… yaşanan emperyalist savaşlar halka acı ve gözyaşından başka bir şey getirmemektedir. Bugün bölgede yaşayan tüm halkların yararına olan yurtta, bölgede ve dünyada ikirciksiz bir barış savunuculuğudur.
İktidarın, İstiklal’de yapılan terör saldırısını kendi siyasal iktidarı için kullanmaya çalıştığı bir süreçten geçiyoruz. Bir seçim stratejisi olarak savaşın gündeme getirilmesi yeni ve telafisi imkansız felaketlerin kapısını aralayacaktır. İktidar tarafından kendi siyasal çıkarları için yıllardır izlenilen yayılmacı yanlış dış politikanın sonuçlarını bugün acı bir biçimde sivil ve masum insanlarımızın ölümüyle bir kez daha yaşamaktayız. Doğru bir muhalefet çizgisinin iktidarın savaş politikasının arkasına dizilerek değil barış ve kardeşlik siyaseti etrafında kurulabileceği açıktır.
Atılan sayısız bomba, kaybettiğimiz binlerce insan yıllarca toplumu birbirine düşman etme amacı taşımakta, sağlıklı bir çözüm çabasının önüne geçmektedir. İktidar her gündem değişiminde adeta aparat olarak kullandığı saldırı dilini ekonomik buhranın yarattığı açlık ve yoksulluğun görünmez olması, toplumu, toplumsal muhalefeti baskı altına almak için kullanmaktadır.
Emperyalizmin bölge politikalarının sonucu olarak yaşanan savaşların, emekçi halkımız yararına olmadığı, Kürt sorununun çözümüne kırk yıl sonra hiçbir katkı sağlamadığı artık görülmüş olmalıdır.
Suriye’de bugüne kadar cihatçı örgütlerle kol kola izlenen mezhepçi dış politikanın ülkemizi nasıl bir felakete sürüklediği ortada. Ülkemizin Suriye savaşının üslerinden birisi haline gelmesi bir dizi krize kaynaklık eden Suriye politikası terk edilmelidir. Savaş politikaları, gerçeklerin üzerini örtmek için iktidar ve sermaye baronları tarafından sürekli canlı tutulmaktadır. Öte yandan bugün yaşadığımız hayat pahalılığında, artan yoksullukta, iktidarın politik tercihleri dışında, sınır ötesi askeri faaliyetlerin önemli bir payı olduğu unutulmamalıdır.
Askeri operasyonlar ve Suriye’ye yönelik her tür müdahale son bulmalıdır. ABD başta olmak üzere tüm yabancı askeri güçler Suriye’yi terk etmelidir. Emekçiler, savaş ve savaş politikaları karşısında her daim barıştan yana tutum almaya, eşit yurttaşlık temelinde kardeşçe bir arada yaşam mücadelesi vermeye devam edecektir.
DSD Türkiye Yürütmesi