SES DSD: “Genel Kurul Süreci Üzerine Notlar”

SES DSD: “Genel Kurul Süreci Üzerine Notlar”

PAYLAŞ

Bildiğiniz gibi Pandemi koşulları nedeniyle sendikaların 2020 genel merkez genel kurulları zamanında yapılamamıştı. Pandemi nedeniyle Genel Kurullar katılımın sınırlandığı/-en aza indirildiği, ortaklaştığımız tartışmasız karar önergeleri üzerinden, teknik bir kongre şeklinde planlanmıştı.
SES açısından genel kurullar süreci bazı aksaklıklar dışında bu planlamaya uygun şekillendi. Ortaklaştığımız konular Esnek Çalışma ve Birleşik Emek Mücadelesi, Örgütlenme, Performans Yerine Temel Ücret, SÇS ve Şiddet gibi çalışmalar değerlendirildi.
KESK’in yapısal sorunları, tüzük ve program tartışmaları ise tam katılımlı ve birkaç güne yayılmış bu dönemin genel kurul sürecine bırakılmıştı. Ortaklaşamadığımız sorunlarımız olarak eş başkanlık, Sendikal Eğitimler sorunu/ Sendika Okulu, Doğrudan Demokrasi/ Nispi Temsili Seçim Sistemi, Kamusal sağlık hakkı /Kamuyu Kazanmak, Laiklik ve Bilimsel Sağlık, Kadın Meclisinin Karar Organı Olması, Profesyonellik, Üye Aidat Oranları hala ortada durmaktadır. Şu anda tüm yukarıda bahsi geçen konuları tartışma olanaklarımız ortadan kalkmış yine hazırlıksız ülke gündeminden kopuk teknik bir kongreler süreciyle karşı karıya bulunmaktayız.
KESK, bağlı iş kollarının ve şube genel kurullarının takvimiyle ilgili birçok tartışmanın yapıldığı bilinmektedir. Türkiye toplantısında da katılımcı meclislerle oluşturulan değerlendirme ve görüşlerimiz KESK MYK’nın 4 Kasım tarihinde iş kolu MYK üyeleriyle yaptığı toplantıda da açık bir biçimde ortaya konuldu.
KESK ve bağlı iş kollarında var olan sendikal mücadeleye katkı sunmayan mevcut yapının tarafımızca eleştiri konusu yapılmakla birlikte, bu gündem üzerine seçim takvimini değerlendirme yapmanın sağlık emekçilerinin tarihsel sorumluluğuyla bağdaşmayacağı, tarihe ve emekçi halkımıza karşı sorumluluğumuz üzerinden meseleye yaklaşmanın gereğine inanıyoruz.
Ayrıca seçim takvimiyle ilgili KESK’in çalışma bakanlığına yazdığı yazı ve cevap üzerinden tartışmanın derinleştirmesini de uygun bulmamaktayız. KESK’in çalışma bakanlığına yazdığı yazıdan bağımsız olarak bir değerlendirme yapmayı önemsiyoruz.
Emekçilerin Gerçek Gündemi
Türkiye referandum niteliğinde bir seçime giderken ülkenin nasıl bir seçim ortamına sürüklenmek istendiği de ortadayken KESK ve bağlı üye sendikaların öncelikli sorumluluğu olarak memleket meselesine odaklanılması gerektiğini,Ülke tarihinin en büyük siyasal, sosyal ve ekonomik krizinin yaşandığı, açlık, baskı ve şiddet kıskacında sıkışan emekçi halkımıza karşı sorumluluğumuz 20 yıllık bu kötülük hükümranlığının tarihin çöplüğüne atılmasıdır.
Cehennemin kapıları kapatılmadan sendikalarımızın şube genel kurullarında harcanacak çabanın, alınacak sonuçlardan bağımsız emek mücadelesine katkı sağlamayacağını düşünmekteyiz.
Türkiye emekçilerinin derin bir sömürü ortamında açlık ve yoksullukla karşı karşıya kaldığı, iş cinayetlerinde kaybedildiği, dinin emek sömürüsünde bir araç olarak kullanıldığı olağanüstü bir dönemi hep birlikte yaşıyoruz. Geçtiğimiz günlerde onaylanan bütçenin içeriği ile sermaye kesimlerinin taleplerinin öncelikli olduğu, bütçenin büyük oranda diyanete, güvenlik devleti ve seçimler yaklaşırken AKP ve Saray’ın propaganda aygıtlarına ayrıldığı dolayısıyla bütçenin kimin bütçesi ve kime karşı olduğu çok açık ortadadır. Doğaldır her sınıf sorunlara ve dünyaya kendi sınıf penceresinden (ideolojisinden) bakar, yanıtlar üretir. Sınıf mücadelesinde sendikalarımız bu nedenle tarafsız olamazlar, emekçi sınıfından yana taraftırlar. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sitemi ile birlikte AKP-MHP bloğunun sermayenin çıkarlarına dayalı politikalarının ülkeyi getirdiği ekonomik ve siyasi durum karşısında işyerlerinde en geniş kamu emekçilerinin katılımıyla sürdürülen tartışmalarla üretilen kararları ve emek muhalefetini açığa çıkarmalıyız.
Genel seçimler dönemi toplum ve emekçiler için taleplerimizin daha fazla siyasallaşacağı dönemlerdir. Tüm sorunların derinleşerek neoliberal politikaların taşeronu bir iktidara karşı yürütülecek mücadele bu dönemde mücadelenin toplumsallaşması ve kitlelerin katılımını sağlamak açısından önemlidir.
Kamu emekçileri özelinde vakit kaybetmeden kamu hizmetlerinin piyasalaşması, kamusal emeklilik sisteminin tasfiyesi, emeklilikte yaşa takılanlar, vergide adalet, sözleşmeli kamu emekçileri, siyasi kadrolaşma vb. karşısında bir mücadele hattı oluşturulmalıdır. Sağlık ve Sosyal Hizmet alanında “laik, bilimsel, ulaşılabilir, nitelikli kamusal sağlık” talebi, sağlık emekçilerinin başta şiddet, mobbing, performans, güvencesiz, esnek liyakatsiz çalışma koşulları, kreş ve yemek hizmetlerinin kamusal olarak verilmesi vb. çalışmalarının görünür kılınması önemlidir.

Sendikalarımızı emekçilerle buluşturan öncelikli temas zemini ekonomik alanda verdiği mücadeledir. Ekonomik mücadelenin seçim sathına girdiğimiz bu dönemde özellikle de ağır ekonomik krizle karşı karşıya olan ülkemizde tüm sorunların sorumlusu AKP-MHP iktidar blokuna karşı kesintisiz sürdürülmesi kaçınılmaz ve elzemdir.

Bu nedenle tüm emek örgütlerinin emek cephesi yaratma sorumluluğu doğrultusunda, toplumsal krize dönüşen yoksulluk yolsuzluk düzenini ve yasaklar rejimini sonlandırma hedefiyle hareket etmesinin daha doğru olacağı,

Konfederasyonumuz bu konuda üç aylık bir mücadele programı oluşturmalı, emek ve meslek örgütlerini yan yana getirmeyi hedeflemelidir.
Sendikalarımızda ülkenin en kritik seçim sürecinde, sendikal politik hattımızı yeniden sınıf perspektifi üzerinden kurmalı yoksullaşan emekçi kesimlerin sorunlarını birleşik bir hat üzerinden hayata geçirme olanağı yaratılmalıdır.
Bugün açısından yapılması gereken şey; tüm emek örgütlerinin, işçi ve kamu sendikaları, emekli sendika ve dernekleri meslek odaları, diğer demokratik kurumlar mücadeleyi ortaklaştırmalı birleşik bir mücadeleyi işyerlerinden başlayarak örmelidirler.

Halkın ve sınıf mücadelesinin bugüne kadar birikmiş büyük sorunlarını ancak emekçilerin güçlü iradesi çözer. Sınıf örgütlerinin bu gücü açığa çıkarmak hazırlamak ve örgütlemek gibi tarihsel görevi bulunmaktadır.
Bu sorumlulukla değerlendirdiğimizde tek geçerli nedeni ‘pandemi sürecinin kadrolarda yarattığı yorgunluk’ olarak açıklanan genel seçimler öncesi şube genel kurullarının gerekçesi ne olursa olsun özellikle Nisan -Mayıs aylarında yapılması doğru olmayacaktır.

KESK olağan genel kurulu takvimini 3 yılı tamamlayacak şekilde değil 2.5 yılı tamamlamasının yeterli olacağı takvimlendirmeninin bu doğrultuda olması gerektiği, genel seçimlerin iki turlu olma ihtimalinin de gözetilerek kongre takviminin buna göre planlanması KESK ve şube kongreleri arasındaki makasın daraltılmasının önemli olduğu,
Bütün iş kolları ve SES’in şube genel kurullarının yaz ayını dışarda tutarak Eylül ayında planlamasının doğru olacağı,
Aksi halde iş kolları şube genel kurulları ile genel merkez kongrelerinin zaman aralığının açılarak MTK lar da karar alma süreçleri ve MYK’nın uygulama ve denetleme sorumluk üstlenmesi açısından sıkıntılı olacağı,
Bu değerlendirmeler ışığında bütün sağlık emekçisi arkadaşlarımızı süreci işyerlerinden başlayarak, şube temsilciler kurullarında tartışmaya ve özellikle 9-10 Şubat MTK da kürsüden bu haklı talepleri sendikal kamuoyu ile paylaşmaya bu sürecin ertelenmesi için çaba harcamaya çağırıyoruz.
SES DSD YÜRÜTMESİ