
2002 yılından bu yana devam eden “toplugörüşmeler” hep aynı şekilde sonuçlandı. Tüm yolların tek sendikaya çıktığı bir düzenek inşa edildi. Kamu emekçileri yoksullaştı, hakları birer birer elinden alındı, karşılığında yandaş sendika büyüdü. Emekçilerin sendikalara ve sendikal mücadeleye güveninin sarsılmasında, adı sendika olan ama iktidarın ideolojisi doğrultusunda kamu emekçilerinin mücadelesini etkisizleştirmek için kullanılan bu sarı aygıtın çok ciddi bir etkisi var.
AKP hükümeti kurulmadan önce, 2002 yılında üye sayısı sadece 41871 olan; kamu çalışanlarının sadece yüzde 6.5’ini temsil edenler çalıştılar, didindiler ve 2025 yılında 1078831 üye 25 kat artışla sendikalı kamu çalışanlarının yüzde 46,5’ünü temsil etmeyi başardılar. Siyasal iktidara yakın olmanın, Hükümet tarafından korunup kollanmanın, kadrolaşmanın; yanlı amirlerin teşvik, telkin ve tehditlerinin karşılığını aldılar.
Görevleri kamu çalışanlarının haklarını aramak ve bulmak değil, hükümetin politikalarının ne derece ileri olduğunu anlatmak.
Tıpkı istihdam yaratmayan yapay ekonomik büyüme gibi, hak yaratmayan bir sendikal büyüme söz konusu. Sayısal olarak büyüyen ama çalışanların haklarını koruyamayan sendikalar ile karşı karşıyayız.
28 Temmuzda başlayan kamu çalışanları “toplu görüşme” süreci, diğer bir ifadeyle hükümetle sohbet toplantıları devam ediyor. Toplu pazarlık süreci bir kayıkçı kavgasından(tarafların birbiriyle sözde tartıştığı, kavga ettiği ama özünde birbirini kolladığı göstermelik gerilimlere ve ihtilaflar) ve göstermelik müzakereden ibaret.
Toplu pazarlık, tarafların masaya eşit oturduğu bir süreçtir. Karşılıklı oturulur. İşverenin toplantıya başkanlık ettiği bir masa düzeni daha baştan işin rengini ortaya koymaktadır.
Kamu çalışanlarının işvereni devlettir, siyasal iktidardır. Sendikaların görevi, siyasal iktidarla mücadele ederek, pazarlık ederek, güçlerini ortaya koyarak hak almaktır.
İnsan hakları alanında temel ilke olarak kabul edilen, bölünmezlik, bütünsellik ve karşılıklı bağımlılık sendikal haklar için de yaşamsal öneme sahiptir.
Sendika hakkı, toplu pazarlık hakkı ve grevi de içeren çalışanların toplu eylem hakkı bir bütün oluşturur. Toplu pazarlık ve toplu eylem hakkı (grev) olmaksızın sendika hakkı anlamsızdır. Grev hakkı olmadan sendikalar varlık nedenleri olan üyelerinin çıkarlarını koruyamazlar.
Bütün yetkilerin tek sendikaya verildiği toplu sözleşme sürecinde hükümet ciddiye alınacak bir teklif vermedi. Yetkili sendika olmaya memur edilenler halinden memnun! Grevler yasaklanırken susacaksınız, işçiler hak ararken susacaksınız, kamu çalışanları yargı kararı olmaksızın atılırken susacaksınız, kiralık işçilik yasalaşırken susacaksınız, emekçilerin hakkı yok edilirken susacaksınız sonrada Hükümetin ciddiyetsiz teklifi karşısında teklife kapalıyız deyip göstermelik basın açıklamaları gerçekleştireceksiniz.
Görünen köy kılavuz istemez. Kamu görevlileri toplu pazarlığı da malumun ilamı olacak ve Hakem kurulu aracılığıyla hükümetin istediği şekilde sonuçlanacak.
Grevi engelleyen Hakem Kurulu’nu anayasal hale getiren 2010 Anayasa değişikliklerini büyük coşkuyla destekleyenler bugünkü sonucun sorumlularındandır. Ağustos ayında toplu pazarlığa razı olan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararları ile güvence altına alınmasına rağmen toplu eyleme ve greve gidemeyenler bugünkü tablonun da sorumlusudur.
Grev yasaklı ve tek sendika zihniyetine dayalı yasa köklü biçimde değişmeli, kamu görevlilerine grevli, toplu sözleşmeli evrensel sendikal haklar tanınmalıdır.
Sendikaların, bir orta oyununa dönen bu toplu görüşme masasını terk edip, toplu sözleşme ve grev için ortak mücadelesinin zamanı geldi de geçiyor?
Bizler, bu ülkenin değerlerini üretenler olarak hakkımız olanı istiyoruz. İş yerlerini, fiili meşru mücadeleyi, sınıf mücadelesini, kamuculuğu, laikliği, parçalı istihdam biçimlerine karşı emeğin birleşik mücadelesini esas alan hattı örgütleme kararlığı ve tarihsel sorumluluğu ile karşı karşıyayız. “Dilenen değil direnen kazanır sloganıyla sokağa çıkarken hakkımızı hukukumuzu savunmaya devam edeceğiz. Çünkü sendikacılık sayıyla değil, ilkeyle yapılır.
Birdal Savran, Eğitim Sen Merkez Denetleme Kurulu Üyesi




