POSTA SEKTÖRÜNDE 2030 SENARYOLARINDA TÜRKİYE’DE PTT’NİN DURUMU-İBRAHİM DAMATOĞLU

POSTA SEKTÖRÜNDE 2030 SENARYOLARINDA TÜRKİYE’DE PTT’NİN DURUMU-İBRAHİM DAMATOĞLU

PAYLAŞ

 

Dünya çapında 600.000’den fazla postane ile posta sektörü, gezegendeki en büyük fiziksel dağıtım ağını işletmektedir. Her yıl milyarlarca kilometreyi kapsayan bu hizmetleri sunmak için her gün 2 milyondan fazla aracın yanı sıra sayısız motosiklet ve uçak kullanılıyor. Posta Kurumları ve yaklaşık 6 milyon çalışanı, günlük operasyonlarında elektrik, su, kağıt ve diğer enerji kaynaklarını tüketiyor ve bunların hepsi çevre üzerinde etkili oluyor.

 

Avrupa Sosyal Diyalog Komitesi (SDC) çerçevesinde, Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Avrupalı sosyal ortaklar olan PostEurop, UNI Europa, UNI Post & Logistics ve CESI tarafından, posta sektörü için “2030’da Posta Sektöründe İş Dünyası” projesinin olası 5 senaryolarını şimdiden planlamak ve öngörebilmek için çalıştaylar yapılmıştır. İlki 31 Mart-1 Nisan 2022 tarihlerinde 1 ve 2 no.lu senaryolar için Zagreb/Hırvatistan’da, 27 Avrupa Birliği üyesinden posta kuruluşları ve sendika temsilcilerinin katılımı ile yapılmıştı. İkincisi de 21-22 Haziran 2022 tarihlerinde yine aynı çalışmanın 3 ve 4 nolu senaryoları için Viyana/Avusturya’da, posta sektörünün nihai hedefleri için 35 Avrupalı katılımcılar için hayata geçirdik. Ne yazıktır ki, sektörün her yönüyle önümüzdeki 10 yılını ilgilendiren böylesine önemli ve ciddi bir organizasyona ülkemizde sektörün söz sahibi olan PTT kurumundan katılan olmamıştı. Çalışma hayatından dijitalleşmeye¸ drone taşımacılığından metaverse, sendikal yaşamdan evrensel postaya kadar birçok faktörün değerlendirildiği ve projelendirildiği çalıştayların posta ve lojistik sektöründe her bir proje çok değerli olmakla beraber şimdiden hayata geçirilmeye başlanan elektrikli araç (EV) ve akıllı posta işyerleri (smart post office) bölümlerini değerlendireceğim.

 

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye için de hayati önem taşıyan posta ve lojistik sektörünün ivedilikle özellikle Avrupa’da olduğu gibi sendikalar ve bilim çevreleriyle bir araya gelerek ortaklaşarak çalışmaları bütünleştirebilecek, uluslararası alanda gelişmeleri takip ederek analiz edebilecek ve edindiği birikimi gereksinim duyulan alanlarda uygulamaya koyabilecek yetkin işgücü ile desteklenmesi gereklidir. PTT, biran önce diğer Avrupalı kurumlar da olduğu gibi öncelikle kendine yeten ve kamu hizmetini de aksatmadan verebilen personel sayısına ulaşmalı ve bunun üzerine dijital entegrasyonu ve teknolojik gelişmeleri uygulamalıdır.

 

Teknolojinin giderek daha hızlı ilerlemesiyle birlikte günümüzde su, rüzgar, güneş, biogaz, hidro ve jeotermal enerjiler gibi doğayı tehdit etmeyen düşük maliyetli ve çevreci enerji kaynakları kullanılmaya başlandı. Aynı zamanda posta ve lojistik sektöründe de sürdürülebilir yeşil enerjiler ile akıllı posta ofisleri hayata geçirilmeye başlandı. Avrupa’da kentsel ortamlarda dahi güneş enerjisi kullanımı posta işyerleri için giderek artıyor. Bu aynı zamanda elektrikli araçların çatı güneş enerjisi sistemleriyle gün içerisinde üretilen ve depolanan elektrik ile geceleri şarj edilebilirliğini de sağlıyor. Örneğin Hollanda posta kuruluşu PostNL sahip olduğu işyerlerinde 20 bin güneş paneli kurmuş ve aktifleştirmiştir.

 

Kentsel toplulukların artan çevre bilinci, kurye ve posta hizmetleri ile alışveriş yaptıkları çevrimiçi mağazalar üzerinde müşteri baskısına yol açacaktır. Bu, sağlık gıda mağazaları veya diğer organik ürün satıcıları arasında zaten sıklıkla görülüyor. Bu tür ürünleri sipariş eden vatandaşların, özellikle daha pahalı değilse, sıfır emisyonlu teslimatlar sunan çevrimiçi mağazalardan satın alma olasılıklarının daha yüksek olması doğaldır. 2030 posta sektörü çalıştayında da bunu işlemiştik. Avrupa Birliği bu şekilde dağıtım yapan, kendini yenileyen posta ve kargo firmalarını önümüzdeki 10 yıl içerisinde destekleyecek. Daha yeşil olan posta sektörlerinin teşvik edilmesi gerekliliğinin önemi topluma anlatılacak.

 

 

POSTA VE LOJİSTİK SEKTÖRÜNDE ELEKTRİKLİ ARAÇLAR:

 

Araştırmalar 2025 yılına kadar elektrikli araçların Avrupa’da en çok talep edilen ulaşım biçimi olacağını gösteriyor. Ayrıca endüstri, sivil toplum ve kent yönetimlerini kapsayan 45’i aşkın kuruluşun temsil ettiği Elektrikli Ulaşım Platformu (Platform for Electromobility) araştırmasında elektrikli araçların fiyat paritesi içten yanmalı motorla çalışan araçlara ulaştığında, piyasanın hızla elektrikli araçlar lehine evirileceği belirtiliyor. Bu bulgular, Avrupa’daki otomobiller ve kamyonetleri kapsayan CO2 standartlarına ilişkin yeni düzenlemelerin önemini de doğruluyor. Dünya çapında mevcut politikalar, 10 yılda sağlıklı bir büyüme olduğunu gösteriyor: Açıklanmış Politikalar Senaryosunda, tüm araç türleri (tüm modlardaki iki / üç tekerlekli araçlar hariç) 2030 yılı itibariyle 120 ila 250 milyon arasında bir seviyeye yükselebileceğini göstermektedir. Bu sayede kentlerdeki yerel hava kalitesinin iyileşmesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanan elektrik ile hem ulaştırma hem de elektrik sektöründe enerji üretimi ve tüketiminden kaynaklanan karbondioksit emisyonlarının azaltılması sağlanacaktır.

 

Avrupa Birliği ülkelerindeki posta ve lojistik sektörünün karbon ayak izini düşürmek için çaba içerisinde oldukları görülmektedir. Elektrikli araç durumlarına bir göz atarsak;

Almanya’da posta ve lojistik sektöründe sadece Deutsche Post DHL, 9000 olan elektrikli araç filosunu hızlı bir şekilde 15.000’e çıkartma taahhüdünde bulunmuştur. Her ay filosuna yeni elektrikli araçlar katmaktadır.

Elektrikli araçların Avrupa öncüsü Groupe Renault’un doğum yeri olan Fransa yıllar önce harekete geçmiş olup, Fransa La Poste Kurumu artık saflarında mevcut 5500 elektrikli araç filosuna 7.000 adet Renault ZE eklemiştir. Fransız Posta kuruluşu elektrikli kamyonlara da sahiptir ve bu da Fransa La Poste’yi tüm posta lojistik sektöründe dünyanın önde gelen elektrikli filolarından biri yapıyor!

Norveç neredeyse, Fransa ve Hollanda ile birlikte elektrik araçlarda liderlerdendir. Posten Norge Kurumu çok küçük kırsallar hariç sektörde elektrikli araç filosuna sahip. Henüz yakın dönemde 300 elektrikli aracı daha filolarına eklediler. Ayrıca 45 adette elektrikli Volvo kamyonlara sahipler.

İngiliz Royal Mail Kurumu, 6 bin üzerinde elektrikli araca ve 23 adet elektrikli kamyona sahiptir. 2030 yılına kadar elektrikli araç filolarının tamamını dönüştüreceklerini açıklamışlardır.

Hollanda PostNL Kurumu, Fransa’dan sonra büyük oranda elektrikli araç filosu olan posta sektörü, 2025 yılında Kanun gereği tüm filoları elektrikli araç olacaktır.

İtalyan Poste Italiane Kurumu, 2030 yılında tüm filoları elektrikli araç olacaktır. Günümüzde 5 binin üzerinde elektrikli araca sahipler.

Hırvatistan Hırvatska Posta Kurumu şu an için 286 adet elektrikli araca sahip olup, filolarını her geçen gün artırmaktadırlar. Henüz yeni Renault ZE marka elektrikli araçlarda filoya eklenecektir.

Belçika BgPost Kurumunun sadece posta sektöründe 1400 posta aracı elektrikli araçtır. Belçika’nın da 2030 yılında tüm sektörü elektrikli araçlara dönüştürme taahhüdü vardır.

Slovenya Posta Slovenije Kurumu kırsal kesim haricinde kentsel dönüşümü büyük ölçüde bitirdiler filolarını kentlerde elektrikli Renault araç yaptılar.

İspanya Correos Spain Kurumu, 2600 elektrikli araca ve 18 adet elektrikli kamyona sahipler, önümüzdeki 10 yılda filosunun 13 bin aracını daha elektrikli yapacaklar.

Ulusal Posta Kurumları İsviçre Swiss Post ve Avusturya Austrian Post AG, teslimat filolarını 2030 yılına kadar elektrikli hale getirmeyi taahhüt ettiğinden, otomobil endüstrisinin elektrikli araçlara geçişi hızlandırma ihtiyacı bugün daha da arttı. Avusturya ve İsviçre’deki milyonlarca vatandaşa günlük posta hizmetleri sunan kurumlar, 2030 yılına kadar elektrikli taşımacılığı ‘yeni normal’ hale getirmeyi hedefleyen küresel elektrikli araç girişimi EV100’e katıldı. EV100, iklim eylemini hızlandırmaya odaklanan uluslararası kar amacı gütmeyen The Climate Group tarafından yönetiliyor. Ayrıca yeni üyeler Portekiz’in EDP’si ve Yeni Zelanda’nın Meridian Energy’si. Dört şirket birlikte 22.000 fosil yakıtlı aracı elektrikli hale getirecek. Avusturya Posta kuruluşunda hali hazırda 1600’ün üzerinde elektrikli araç mevcut. İsviçre Post’da da 4600 elektrikli araç mevcut.

Avrupa’nın bazı ülkelerinin posta kurumlarında durum budur. Burada bahsi geçmeyen birçok irili ufaklı Avrupa ülkelerinde de sektördeki araçlar iyi denilebilecek sayılarda elektrikli durumdadır. Dünyanın bazı ülkelerindeki posta lojistik durumlarına baktığımızda ise birçoğunun 2030 hedeflerini hayata geçirmeye başladıklarını görmekteyiz ABD Posta İdaresi USPS ve ABD’li teslimat şirketi FedEx geçen yıl açıkladığı sürdürülebilirlik hedeflerinde adımlarını attılar. USPS ve FedEx, General Motors tarafından üretilen elektrikli kamyonetler ile filolarının büyük bir oranını dönüştürdüler. Özellikle 2017 yılından itibaren Çin posta ve lojistik sektöründe atağa geçerek ülkedeki 27 şirkete ait araçların büyük çoğunluğunu kamyonlar da dahil olmak üzere teşviklerle birlikte Elektrikli araçlardan oluşturmuştur.

 

Posta ve lojistik sektöründe dünya devlerinden olan UPS firmasının ikonik kargo aracı tasarımına sahip olan ve ağırlığı da 3,5 ton olan P45E aracın modeli Mercedes Sprinter temeline dayanıyor. Elektro-Fahrzeuge Schwaben GmbH (EFA-S) tarafından yeniden uyarlanan ve fonksiyonelliği korunan aracın elektrikli motoru sesin azalmasını sağlıyor. Bu özellikler aracı şehir merkezlerinde kullanım için ideal hale getiriyor. Filosunun yarıdan fazlası yani 10 bin aracı dönüştürülmüş durumdadır. Ayrıca UPS 2020-2024 yılları arası yüz milyonlarca Euro yatırımla 10 bin araçlık ek sipariş ile 2.Nesil elektrikli araçlar sipariş etmiştir. Bunun yanında UPS Avrupa yatırımlarında da, örneğin Almanya’da 2010 yılından beri P80E adı verilen 7,5 ton ağırlığındaki dönüştürülmüş elektrikli dağıtım araçlarını kullanıyor. Şu anda şirketin Avrupa’daki toplam 1000 elektrikli dağıtım aracının yarısı Almanya’da hizmet veriyor. UPS Avrupa otomotiv başkan yardımcısı Ralf Eschemann şirketin elektrikli araçlara dönüşümüyle ilgili olarak “2010 yılından beri EFA-S ile işbirliği içerisindeydik ve birçok başarı elde ettik. Dizel taşıtlardaki bu dönüşümle mevcut filomuzun hizmet ömrünü uzatmayı hedefliyoruz. Sürdürülebilir çözümlere yatırım yapmaktan gurur duyuyoruz” diye konuştu.

 

Ülkemizde posta, kargo ve lojistik sektördeki ilk elektrikli araçları ise sektörün büyüğü olan PTT’den önce filosuna 2013 yılında 4 elektrikli araç ile Sürat Kargo eklemiştir ve elektrikli araçların sayısını dönemsel olarak arttırmayı sürdürmüşlerdir. Yurtiçi Kargo’da önceki yıllarda çevreci yaklaşımla ”Pilly” adlı araçlarını duyurmuş ve tanıtımını yapmıştı. Filosunu 270’in üzerinde elektrikli araçlar ile donattı. Avusturya Post AG ortaklı Aras Kargo’da elektrikli araçlara büyük önem vermektedir. 50 adet elektrikli Renault marka araçlarla başladıkları yatırımlarını Avusturya Post AG girişimleri ile 1000 aracın üzerine çıkacaklarını açıklamışlardır. Özellikle şehir içi teslimat hizmetlerini optimize etmek için kullanılan araçlar ile karbon salınımının azaltılması, bu şekilde dağıtım organizasyonlarında daha çevreci bir yaklaşım ile hareket edilmesinin planladığını belirtmektedirler ve elektrikli araç sayılarını her geçen gün arttırma kararları olduğunu belirtmişlerdir. Türkiye sektöründeki MNG Kargo 2017 yılında başladığı elektrikli araç uygulamasını artırmayı planladıklarını açıklamışlardır. Yine e-ticaretin önemli e-ticaret sitelerinden Getir ve Yemeksepeti’nin talepleri doğrultusunda 4 milyon Euro’luk bir bütçeyle, Arçelik’in de desteğiyle geliştirilen 2 ve 3 tekerlekli, dağıtım için kullanıma uygun yeni araçlar, yerli teknolojiye sahip. Tamamen elektrikli bu araçlar, istenirse özel kullanıcılara da satılabilecek. Bunların yanında Borusan Lojistik gibi diğer bazı lojistik firmaları da özellikle büyük ticari elektrikli araçlar için projeler ve yatırımlar içerisindedir.

 

Sektörün ülkemizdeki etkili kuruluşlarından olan, PTT’ye baktığımızda ise hem geç kaldığını hem de kısıtlı sayıda elektrikli araçlara sahip olduğunu görüyoruz. PTT günümüzde, 5 adet üç tekerlekli elektrikli araçlar ile İstanbul Adalarda ve 5 adet yerli üretim P1000 modeli elektrikli araçlar ile Ankara’da dağıtım filosuna katmış ve son olarak da yine kısıtlı sayıda (muhtemelen 2-3 adet) Citroen marka elektrikli araçları Ankara’da kamu hizmetine sunmuştur. 2030 yılı hedeflerini göz önüne aldığımızda bu sayının çok az sembolik bir rakam olduğu görüldüğü gibi PTT bunun yanında, birçok Avrupa posta kurumuna göre eksik kaldığı halde hedefini de 2053 olarak göstermekte ve bahsetmektedir, diğer Avrupalı sektörlere baktığımızda ise ilk hedefin 2030 yılı olduğunu görebiliyoruz. Kurumun iyi bir fizibilite çalışması yapamaması, Sayıştay raporları ile ortaya çıkan, uzun bir süredir kamuoyunun da bildiği üzere yolsuzluk ve zararlar ile liyakatsiz işinin ehli olmayan atamalar sonucu muhtemelen bu tip yenilikçi ve sürdürülebilir yatırımların yapılamamasına neden olmaktadır. Kurum uzunca bir süredir çalışanları ile barışık insan odaklı bir planlama ve çalışma uygulamadığı için teknolojik yenilenme yapsa da iş barışının olmadığı yerde elbette ki bu yenilikler suni olarak şekilsel kalmaktadır.

 

Bilişim Sanayicileri Derneği’nin (TÜBİSAD) raporuna göre, geleneksel lojistik sektöründe hacim artarken, mikro dağıtım gibi çeviklik ve teknoloji odaklı yeni değer önerileri gelişmeye başladı. Bu gelişmelerle e-ticaret teslimat hizmeti giderek daha çok ucuzluyor. Tüm bu gelişmeler KOBİ’ler için de fırsat yaratıyor. Lojistik sektöründe 2020’de tüm gönderiler içinde e-ticaretin payı %60’a ulaştı. 2020’de kargo sektöründe istihdam artışı ise %65 oldu. Birçok kargo ve lojistik şirketi çalışan sayısını arttırdı. Böylesine iş hacmi olan sektörde, PTT ise çalışan sayısını arttırmadığı gibi çalışanlarını iş yoğunluğunda adeta nefes alamaz hale getirdi. Pandemiyle birlikte öne çekilen dijital yatırımlar, şirketlerin verimliliğine ve operasyon hızına önemli katkılar sağlarken, çevreci yaklaşımlar da öne çıkmaya başladı. Posta/Kargo sektöründe Türkiye’de her gün 57 bin 500 araçla 9 milyon 200 bin kilometre yol kat ediliyor. Aralık 2021 tarihi itibariyle, Türkiye’de 6 bin elektrikli araç bulunmaktadır. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) kaynaklarına göre 6 bin aracın yüzde 58’i İstanbul’da bulunuyor. İstanbul’da 3 bin 496 elektrikli araç bulunurken, İstanbul’u 555 elektrikli araçla Ankara, 441 ile İzmir ve 213 elektrikli araçla Antalya izliyor.

 

Avrupa’da elektrikli araçların payının %100’den fazla arttığını görüyoruz. Örneğin; Norveç’te 2021 yılında yeni satışların yüzde 85’i, Almanya’da yüzde 23, Hollanda’da ise yüzde 21’i elektrikli araç satışlarından geliyor ve her yıl bu oranlar artmaya devam ediyor. Ülkemizde de global trendlere bağlı olarak elektrikli araç kullanıcı sayısının hızla artacağı öngörülüyor. 2030’lu yıllarda Türkiye’de 1.5 milyon civarı elektrikli araç olacağını gösteriyor. Türkiye’de 2030’lu yıllarda satılan iki araçtan birinin elektrikli araç olması bekleniyor. Bu özellikle 2025-2030 yıllarında daha da ivmelenecek. Şu anda ki sayıyla kıyasladığınızda bu büyük bir ivme.

 

İçten yanmalı motorlu (ICE) araçlara göre net tasarruflar sağlayan elektrikli araç filosu, elektrik üretiminin karbondan arınma hızına bağlı olarak zamanla artmasıyla birlikte, sera gazı emisyonlarını azaltmaya devam edecek. Londra veya Berlin gibi şehirlerdeki düşük emisyonlu bölgelerin yanı sıra eyalet ve yerel düzenlemeler, yavaş yavaş taşıyıcıları filolarına giderek daha fazla elektrikli araç yerleştirmeye zorlayacak. Bu, fiyat sübvansiyonları ve hatta Avrupa’nın bazı şehirlerindeki ücretsiz şarj noktaları ile tamamlanmaktadır. Ülkemizde de PTT’nin hazırlayacağı kapsamlı sürdürülebilir teknolojik, çağdaş raporları ve çalışmalarını sektörün gelişimi adına ilgili Bakanlığa sunarak, özendirici ve teşvik edici yatırımların hızlandırılmasını sağlayacak girişimlerde bulunması, uluslararası çalışmaları takip etmesi gerekir.

AKILLI POSTA OFİSLERİ:

Posta sistemi her zaman inovasyonun temel taşı olmuştur. Teknoloji posta sektöründe de oyunda büyük bir oyuncu olmuştur. Bu günlerde teknoloji denilince akla Apple, Tesla veya Microsoft geliyor. Ancak bir noktada, postaneler pratik bir şekilde dönüştürücü olmuştur. Yenilikleri kendilerini günlük tüketicinin günlük yaşamına entegre etti. Belki de bu yüzden insanlar posta ofislerini gözden kaçırdı. Dijital olarak dönüştürülmüş bir ofis, tüketicilerinin zevklerini ve ihtiyaçlarını bazen gerçek zamanlı olarak dinler. Zamanın taleplerine hızlı bir şekilde dönmenizi sağlayacak zihniyetiyle esnek olunmasını sağlar.

 

Akıllı posta ofisleri gelen vatandaşların ne istediğini düşündüğünüze göre değil, ne istediklerine dayalı stratejiler geliştirir. Örneğin, yapay zeka çalışmaları sonucu Y kuşağı hızla tüketici alanını kaplamakta ve tartışmaları geride bırakmıştır. Yapay zeka Y kuşağının belirli bir şirketten ziyade verimliliğe ve rahatlığa sadık olduğunu göstermiştir. Sosyal, etik ve çevresel konulara değer veren entegre hizmetleri ve markaları tercih ettiklerini belirlemiştir. Yapay zeka akıllı posta ofislerinin, temelini oluştururken vatandaşların davranışları ve tercihleri hakkında fikir edinmemizi ve buna göre hareket etmemizi de sağlar.

 

 

Akıllı bir postanenin amacı, çalışanların ve hizmet almaya gelen vatandaşların iş ve hizmetin özüne odaklanmasını sağlamak için süreçleri kolaylaştırmaktır. Günümüzde birçok öğelerin ve endüstrilerin “akıllı” olarak kabul edildiği şekilde kullanılan akıllı bir posta ofisi, modern teknoloji otomasyonu ile gönderilerin internette gerçek zamanlı izlenmesi sonucu hizmetin genel verimliliğine entegre eder. Bu tip akıllı posta ofislerinde, geliştirilmiş dijital sistemle birlikte, vatandaşların davranışını öğrenmek için veriler ve yapay zeka kullanılır. Bunun yanında sosyal medyanın sayısız kullanım alanı vardır. Örneğin akıllı posta ofislerinin temelini oluşturabilmek için de yaptığı çalışmalarda Deutsche Post DHL, Facebook’ta “My Social Memories”i başlattı. Kullanıcının sosyal ağ verilerini derledi ve fotoğraflarla eşleştirdi; kullanıcılar dijital albüm veya basılı kopya olarak tadını çıkarırlarken, yalnızca duygulara dokunmakla kalmadı, aynı zamanda Deutsche Post DHL’in müşterileri hakkında çok sayıda veri toplamasına ve son derece özelleştirilmiş stratejiler oluşturmasına olanak sağlamıştır.

 

Fransa La Poste Kurumuna ait posta binalarının yarıya yakını yeşil elektriğe geçmiştir. La Poste 2030 yılına kadar posta binalarının tamamını yeşil elektrik sistemine geçirmeyi planlamaktadır. Ayrıca posta ofislerinde geri dönüşüm merkezleri de kurmuştur ve doğa dostu plastik yeniden kullanılabilir zarflar (15 defadan fazla kullanılabilir), çevresel ve bütçe açısından olumlu bir etkiye sahip olarak tanıtılmış ve uygulamaya konmuştur.

Macaristan Magyar Posta, 2008 yılı sonundan bu yana ulusal lojistik merkezinde güneş enerjisi kullanmaktadır. Güneş kollektör sistemi, enerji tüketimini %36,7 ve CO2 emisyonlarını %13 oranında azaltmıştır. Yine zengin termal su kaynaklarına sahip bir Macar kasabasında, termal su üç devreli bir ağ üzerinden kamu kurumlarına (yerel makamlar, anaokulları, postaneler vb.) dağıtılmaktadır. Macaristan Posta Kurumu termal su kullanarak yaklaşık 80.000 kWh enerji tasarrufu sağlamıştır.

Avusturya Austria Post AG, bazı postaneler aydınlatma, bilgisayarların ve faks makinelerinin çalıştırılması vb. İçin güneş enerjisi kullanıyor, Avusturya Posta Kurumu için, güneş enerjisiyle ilgili tek maliyet ilk yatırımdır (kurulum) Devam eden bir masraf olmadan, sistem sonunda kendisi için ödeme yapar.

Son zamanlarda Slovenya Posta Slovenije bazı posta binalarında yeni ısıtma sistemleri kurdu yeni ısıtma sisteminde, enerji tüketiminin %25’i yenilenebilir kaynaklardan geliyor ve jeotermal ısıtma ana enerji kaynağıdır. Normal ısıtma modu ile jeotermal pompalarla ısıtma arasındaki enerji tüketimindeki fark yaklaşık %25’tir.

Finlandiya Posta Kurumu Posti, ülkedeki posta ofisleri ile ayırım ve dağıtım binalarının büyük bölümünü yeşil elektrik ile donatmıştır. 2030 yılına kadar tüm postaneleri %100 yeşil elektrik sistemine geçecektir.

Bu gün İtalyan Poste Italiane posta ofislerinin %50si zaten yenilenebilir kaynaklardan gelmektedir. 2030 yılına kadar kademeli olarak tüm posta ofisleri yeşil elektrikli olacaktır.

Almanya Deutsche Post DHL binaları (RECS – Yenilenebilir Enerji Sertifika Sistemi parametrelerine göre) Ocak 2009’dan bu yana, Almanya’daki posta binaları için yapılan tüm yeni sözleşmeler, enerjinin rüzgar veya su enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından üretileceğini belirtmek zorundadır. Ayrıca Almanya’da Deutsche Post DHL’ye ait 8 bin bina yeşil elektrikle çalışıyor.

İsviçre Swiss Post Kurumu, mektupların, paketlerin ve malların “pro clima” şeması aracılığıyla karbon nötr bir temelde postalanmasını sağlamaktadır. Ev eşyaları için, vatandaşlardan karbon nötrlüğünü elde etmek için paket ebadına göre 1 ila 10 İsviçre Frangı (CHF) ek ücret talep eder.

İsviçre Posta Kurumu Swiss Post, yaklaşık 80 milyon ürün gönderdi ve buradan elde ettiği “pro clima” ek ücreti ile yeni bir rüzgar çiftliği projesini desteklemek için kullanıyor.

İngiltere’de Royal Mail Kurumu, halk tarafından özellikle 11.500’den fazla şubesini daha yeşil yatırımlarla geliştirmesi nedeniyle de kamu sektöründe en beğenilen kurumlardan birisi olmuştur.

Avrupalı posta kurumları, posta binaları inşa ederken ve yenilerken çevreye çok daha fazla dikkat ediyorlar. Birçok posta kurumu binalar için genel politikalar uygulayarak ve hem kullanıcı dostu hem de işçi dostu “yeşil binalar” inşa ettiler. Bu eylemler sayesinde, operatörler binalardan ve ulaşımdan kaynaklanan sera gazı emisyonlarını azalttılar ve bazı durumlarda aynı zamanda maliyetleri de düşürdüler.

 

Bunun yanında posta ve lojistik sektöründe dünyaya da bakarsak, Amerika Posta Servisi USPS portföyüne ek temiz enerji eklemek için South Jersey Posta İşleme merkezinde yerinde yenilenebilir enerji projelerini hayata geçirdi. Bu büyük güneş enerjisi projesi, 4260 KW kapasiteli 13.000’den fazla güneş panelinin kurulumunu içeriyor ve yıllık 7.150.000 kWh üretiyor. Bu, her yıl 850’den fazla eve elektrik sağlamak için yeterli elektriktir.

Çin Halk Cumhuriyeti China Post, 54.000 olan posta şubelerinin 11.360’ın da daha iyi kullanıcı deneyimi sağlamak için yenilikçi bir şekilde şubelerini hem yenilenebilir enerji sistemleri ile yenilediler, hem de şubelerin bir bölümünü “Post Coffe” adında kahve mağazası yaptılar.

Singapur Post, dünyada ilk defa insansız akıllı posta ofisi dijital ağının ilkini büyük bir POST AVM içinde hayata geçirdi. Gelişmiş bir self servis alanı ile web ve mobil uygulamalardan oluşan akıllı posta ofisi çok kanallı bir platformun bir parçası olan yeni nesil SmartPost’a 7/24 erişim sunmaktadır. Dijital ortamda geleneksel ve yenilikçi posta hizmetlerini vatandaşlara sunmaktadır. Akıllı posta ofisinde 3D uygulamalarda mevcut. Ürünlerinin tamamı ise geri dönüşümlü malzemeden üretilmiştir.

 

Şimdi birde ülkemizde kamu hizmeti gören PTT binalarının durumlarına ve yenilenebilir enerji yatırımlarına bakalım; PTT 4.225 iş yeri ile hizmet vermektedir. Öncelikle ifade etmem gerekir ki, 21.yüzyılda PTT şubelerinde halen tek memur, mevcut şube imkanları ile yurttaşlara hem posta hizmetlerini, hem de bankacılık hizmetlerini vermek için çabalamaktadır. Bunun tabi ki tek sebebi kurumun uzun yıllardır eksik personelle hizmet vermesidir. (2021 yılı İngiliz Royal Mail çalışan sayısı: 177.047 kişi, PTT’de ise 2022 yılında 41.135 kişi) Bu sebepten ötürü kurumu iyi tanıyabilmeleri için PTT yöneticilerinin geçmişi tanıyıp geleceğe bakmalarını isterim. Çünkü kurumun itibarını uyguladıkları politikalar ile sarsmaktadırlar. “Şikayet Var” internet sitesinde 181 yıllık kurum 111.000 civarı rekor şikayet almıştır.

PTT, 2018 yılından bugüne kadar 26 posta binasının inşaatını tamamlamış olmakla birlikte, hiç birinde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması için bir yatırım yapmamış olup, yapısal projelerinde yeşil enerji ve dijital hizmet ağı ile ilgili köklü bir değişime gidilmemiştir. Mevcut posta iş yerlerinde de yeşil enerjiyle ve inovasyon yenilikleriyle ilgili bir yatırım yapmamış ve yeşil dönüşümü gerçekleştirememiştir. Daha yeşil posta işyerleri için Dünya Posta Birliği (UPU) talimat ve yönergeleri olmasına rağmen, PTT yeşil sertifika için hiç bir girişim yapmamış, istekli de olmamıştır. Akıllı posta ofisleri içinde ciddi teknolojik dijital altyapılarda, birçok Avrupalı sektör kuruluşlarına göre eksik kalan PTT, sadece akıllı pos, kargomat, e-imza PTT Kep, kullanılmış pil dönüşüm kutuları, internet bankacılığı v.b. gibi yenilikleri ise yeni yeni hayata geçirmiştir. Oysa Avrupalı sektör kurumları bu tip uygulamaları yıllar önce uygulamaya koymuşlardı bile. Onlar şimdi ise metaverse, yapay zeka, dijital otomasyon ağlarının kurulması, 5G teknolojisi, dijital asistanlık, daha yeşil iş yerleri, modern çalışma hayatı, sosyal ve sendikal hakların geleceği gibi 2030 yılı posta sektörünü ve sosyal diyaloğu günümüzden projelendirebilmek için çalışmalar gerçekleştiriyorlar. Sektörde 2030 yılı hedefleri için büyük çaba sarf eden Avrupalı posta ve lojistik kurumlarının birçoğunda Akıllı İş yerleri ve İnovasyon Başkanlıkları ve Dijital Strateji Daire Departmanları varken, PTT nedense böyle bir hazırlığa dahi giriş yapmayı düşünmemiş. Bu nedenlerden ve kurumun yolsuzluklar ve kontrolsüz kamu zararlarından dolayı, akıllı ve yeşil iş yerleri yatırımlarını da yapamamıştır muhtemelen.

 

27 Nisan 2011 tarihinde yayınlanan Dünya Posta Birliği (UPU) Çevre Politikası ve Sertifikasyonu bölümünde açık olarak “Çevre Politikası ve Sertifikasyonu” Sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için, her posta sektörü aktörü ekonomik faaliyetin tüm yönlerinin çevre üzerindeki yükünü azaltmalıdır. Bu nedenle, kuruluşların ve şirketlerin çevre ile ilgili politika ve hedefler oluşturmaları ve bunları uygulamak ve başarmak için çalışmaları önemlidir. Posta kuruluşları şunları yapmamalıdır:

“Sadece kar peşinde koşmak, aynı zamanda sorumluluklarını tanımlamak ve çevre üzerindeki yüklerini aktif olarak azaltmak. Bu nedenle kapsamlı bir çevre politikasına sahip olmak önemlidir. Üçüncü taraflarca tarafsız değerlendirmeler bu nedenle gereklidir Aynı zamanda, sertifika alma süreci şirketlerin yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olabilir.” Denilmektedir.

 

İşte 2030’lu yıllara doğru yol alırken posta sektörünün birçok unsurlarından sadece daha yeşil bir dünya için planlanan “elektrikli araç” ve “akıllı posta ofisleri”nde, PTT’nin geldiği nokta budur. 2030 senaryolarında ki, çalışma hayatı, sendikal yaşam ve posta sektörünün sosyal diyalog unsurlarını artık siz düşünün.

 

İnsan odaklı düşünülmeyen, demokratik, katılımcı ve çağdaş olmayan hiç bir proje başarılı olamaz. PTT biran önce siyasal tavrını bir kenara bırakarak, halkın kurumu olmalı, kamu niteliğine bürünmelidir. Liyakatli, kurumu ve çalışma hayatını tanıyan çalışanları yönetime katmalı. Sendikal ayrımcılığa, baskı ve cezacı anlayışı bir kenara bırakarak öncelikle yüzünü çalışanlarına dönmelidir. Nereden nereye geldik, dünya posta sektörü nelerle uğraşırken bunca geçen yıllara rağmen PTT halen çalışanlarına 60-80-100 gönderi dağıtacaksın diye baskı ve ceza verme peşine düştü. Enerjisini böylesine hukuksuz ve keyfi uygulamalara harcar oldu. Çok yazık 181 yıllık kurum 21.yüzyılda 2030 yılı hedeflerinin daha başında bile değil.

İbrahim DAMATOĞLU

Haber-Sen Genel Sekreteri