Kadınlar 8 Mart’a dair yaptığı açıklamalarda “Eşit, özgür, şiddetsiz, insanca bir yaşamı birlikte kazanacağız! Kadınlar kazanacak” diye seslenerek yurdun 4 bir yanında alanları doldururken. “Erkek devlet şiddetine, krize yoksulluğa karşı dayanışma” pankartı açarak taşıdıkları dövizlerle taleplerini yansıttı.
Yurdun dört bir yanında Yaşasın Kadın Dayanışması sokakları, meydanları dolduran on binlerce kadın yaptıkları açıklamalarda taleplerini şöyle sıraladı:
1—) 8 Mart 1857’de, ABD’nin New York kentinde, bir tekstil fabrikasında yaklaşık 40 bin kadın işçi, daha iyi koşullarda çalışmak için greve başladılar. Fabrikada kadınlar içeriye kilitlenmiş vaziyetteyken çıkan yangın tam bir katliam yaşanmasına sebep oldu. İşçiler fabrikanın önünde kurulan barikatlar sebebiyle yangından kaçamadılar. Haklarını arayan 120 kadın işçi can verdi. Clara Zetkin ve Rosa Lüksemburg, bu kadınların anısına 8 Mart’ın mücadele günü olmasını önerdi. Yüz yıllık mücadele geleneğiyle 8 Mart’ın anlam ve değeri, bizler için kadın mücadelesinde önde gelen kadınların izlerinden gitmek ve mücadeleyi büyütmektir.
2-) Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar ağır çalışma koşullarına, baskıya, mobbinge, işsizlikle tehdit edilmeye, tacize, şiddete boyun eğmeye mecbur bırakılıyor, her geçen gün daha da yoksullaşıyoruz. İndirimleri kovalayan, marketlerde en ucuzu arayan, pazara karanlık çökünce çıkan, dinlenmek nedir bilmeyen bizleriz. Ekonomik kriz kadınların omuzlarındaki yükü 2 kat daha arttırıyor. İktidarın tercihini, emekçiden yana değil de patrondan yana yaptığı bu düzen; kadınlara yokluk, yoksulluk, rant, eşitsizlik, şiddet olarak dönüyor! Gözü dönmüş bir biçimde rant yaratmak adına gerçekleşen ekolojik yıkımdan yine en çok bizler etkileniyoruz. Son dönemde artan doğa talanı, en çok bizi vuruyor! Ekmeğimize, suyumuza, toprağımıza sahip çıkma mücadesinde kararlılıkla barikatlar oluşturmaya devam ediyoruz! Ekoloji mücadelesinde direnişin, yoksullukla mücadelenin ruhudur 8 Mart.