İzmir’deki laik eğitim mitinginin öğrettikleri

İzmir’deki laik eğitim mitinginin öğrettikleri

PAYLAŞ

 

Okul önlerinde yapılan çalışmalarla proje kapsamında görevlendirilen öğretmen olmayan unsurların çocuklarımıza ve okul iç barışına zarar verebileceklerini anlattık. Mahallelerde, yöre derneklerinde, bulunan tüm imkânlarda sözümüzü söyleyip insanları eylemimize çağırdık.

Özcan Çetin – Eğitim-Sen 5 No’lu Şube Başkanı

Necati Kalafat – İzmir Velider Şube Başkanı

İzmir’de gerçekleştirdiğimiz ÇEDES karşıtı eylem uzun bir aradan sonra içinde barındırdığı tüm renklerle bizlere bir umut ışığı oluşturdu. Eğitim sistemin yapısal sorunlarını görmezden gelip sorunların çözümü yerine ajandalarındaki gerici yaklaşımları bize dayatanlara karşı konunun doğrudan muhataplarıyla en geniş tepkiyi oluşturmak iddiası bile zorlu bir süreçti.

Muhalif güçlerin seçimlerden sonra oluşan moral bozukluğu geniş halk kesimlerinin umutsuzluğu ile birleşince verilecek olan tepkinin doğru işlenmesi daha da büyük bir önem kazandı. Bir taraftan ÇEDES projesinin çocuklarımızın geleceklerine yönelik oluşturduğu tehdidi yok etmek gerekirken bir taraftan da bu ve benzeri işlerle toplumu gericileştiren zihniyeti mahkûm eden bir bütünsel dil tutturabilmek önemliydi.

 

 

Öncelikle konunun muhataplarını bir araya getirmek gerekiyordu. Bu verili kurumsal demokratik kitle örgütleri ve derneklerin aynı çabayla yan yana gelmesi ile merkezî anlamda birlikteliğin sağlanmasıyla mümkün oldu.

 

İkinci aşamada karşı çıkışın dili ve yönteminin oluşması konusunda yaşanılanlarla aslında mücadele biçimimizi belirlemeye çalıştık. Gericiliğe karşı, laiklik ve adaletsizliğe karşı eşit yurttaşlık temelinde oluşan dil meseleyi bir tepki eylemi olmaktan çıkarıp sürece başka anlam katma çabasıydı. Bir başka mesele de eylemin örgütlenmesi için yapılan çalışmalar ve kitlesel katılımın artırılması için izlenecek yöntemlerin oluşturulmasıydı.

 

ÇEDES projesi muhalif unsurlar açısından arkasında ne yattığı bilinen politik bir mücadele aracıyken bu projeden doğrudan etkilenecek öğrenciler ve velilerin konudan yeteri kadar bilgisi olmadığını gözlemledik. Kolay anlaşılabilir yayınlarla insanlarla bire bir ilişki kurarak projeye neden karşı çıktığımızı anlatmaya çalıştık. Okul önlerinde yapılan çalışmalarla proje kapsamında görevlendirilen öğretmen olmayan unsurların çocuklarımıza ve okul iç barışına zarar verebileceklerini anlattık. Mahallelerde, yöre derneklerinde, bulunan tüm imkânlarda sözümüzü söyleyip insanları eylemimize çağırdık.

 

Bunların yapılması sırasında verili rekabetçi anlayışın yerine her seferinde ortak hedefleri ve önemini anlatmaya özen gösterdik. Bu durum bizleri varolanların aritmetik toplamından çıkartıp hedefe ulaşmaya çalışan bir topluluk haline getirmesi en büyük isteğimizdi.

 

Miting günü geldiğinde bu hedeflerinin ne kadarını gerçekleştirdiğimizin yorumunu yapmak bizlere düşmez. Genel bir bakış açısıyla ezber tepkiler ve verili olan muhalif güçleri sayısal mutabakatlarla yan yana getirmek yerine ÇEDES ve benzeri gerici projelerle eğitimi ve dolayısıyla çocuklarımızı karanlık zihniyetlere teslim etmeme iddiamızı en geniş toplumsal dinamiklere ulaştırma amacımızdı. Alana gelen 10 binler bu korku atmosferinde bizlere umut ışığı oluşturmaya yetti.

 

Belki bir cümleyle geçtiğimiz her bir konu örgütlerken ciddi tartışmalara yol açtı. Bu tartışmaları hep bir zenginlik olarak görüp yeni bir yol, yeni bir seçenek oluşturma iddiamızın gerçekleşme sancıları olarak değerlendirdik.

 

Yol uzun ve bir eylem örgütlemenin öncesiyle ve sonrasıyla değerlendirilemeyecek kadar karmaşık. Ama esas olan hedeflediklerin ve kararlılığınsa yolun sonunda mutlaka bir yere ulaşırsın.

 

İnsanların tek kurtuluş olarak bireysel varlıklarını güçlendirmeyi düşündükleri yeni liberal düşünüş örgütlü bütün unsurları da etkilemektedir. Bu etkilenme o örgütlü yapıdaki insanlar sınırlı kaldığı gibi, bazen yapıların kendisini de sadece o yapının ihtiyaçlarını öne çıkaran bir hale getirebilmektedir. Bugün özellikle eğitimdeki gericileşme ve piyasalaşmaya karşı bir mücadele hattı ortaya koyacaksak bunu bireyselliklerimizden çıkartan bir kolektif akılla gerçekleştirebiliriz. O kolektif aklın ne olacağı meselesi de önümüzdeki dönemin önemli fikri sorunlarından biridir.